Eğitim-Bir-Sen, 14 Şubat 1992 tarihinde eğitimci, şair, yazar mütefekkir Mehmet Akif İnan ve arkadaşları tarafından kurulmuştur. Yaklaşık on yıl boyunca kamu görevlilerinin sendikal haklara kavuşması için gayret gösteren Mehmet Akif İnan, bu çalışmalarıyla aynı zamanda ülkemizde demokrasinin tabana yayılarak gelişmesi ve sivil toplumun güçlendirilmesi çalışmalarına büyük katkıda bulunmuştur. Akif İnan, kamu görevlilerinin sendikal örgütlenme hakkının kazanmasının ise tartışmasız öncüsü olmuştur.
Eğitim-Bir-Sen’in sahip olduğu toplumsal kabul ve ait olduğu misyon bir sendikanın çok ötesinde bir konumu dayatmaktadır. Biz bunu Hılful Fudul örneğinde görüyoruz. Yemenli bir tüccarın gasp edilen malını asıl sahibine vermek için kurulan bir cemiyetin, ‘Erdemliler Cemiyeti’nin mustazafların sığınağı olabilecek bir cemiyete dönüşeceğini herhalde kimse öngörmemiştir. Eğitim-Bir-Sen, Hılful Fudul örneğindeki gibi, mazlumların haklarını zalimlerden alacağı güne kadar mücadele yemini üzere olan bir harekettir.
Eğitim Birsen Dayatmaların her türlüsüne karşı olmuş Kamusal alan yalanlarını yüzlerine vurarak kişilerin ne şekilde olursa olsun ne amaç için olursa olsun ayrıştırılmasına ötekileştirilmesine karşı çıkmış kişilerin temel hak ve hürriyetlerine dokunulmamasını savunmuş bunu yaparken de değerlerimizden ödün vermeden hak mücadelemizi hakkımız olarak savunmuş bir sendikadır.
Ülkemizi cuntacılara bir azınlığın tahakkümüne sokmak isteyenlerin Cumhuriyet mitingleri adı altında baskıcı zulme dayanan hareketlerine karşı Ortak Akıl Mitingleri başlatarak, o zaman ki Genel Başkanımız Ahmet Gündoğdu’nun "Bu Miting, Türkiye'nin Geleceğini Aydınlatma Mitingidir" diye açıkladığı ve ülke geneline yaygınlaştırılan iradeyle dur dediği mitingdir.
Eğitim-Bir-Sen’i diğer sendikalardan farklı kılan, Yaratanını tanıyan; Yaratandan ötürü yaratılanı tanıyan boyutudur. Bu boyut, bizim sendikal çalışmalarımızı, anlayışımızı biçimlendiren boyuttur. Bizi farklı kılan da budur. Yaratanını bilme boyutu, yaratılanı bilme boyutu sendikal çalışmalarımızı nasıl şekillendirmektedir? Taleplerimizi hak ekseninde yapılandırıyor ve diyoruz ki, hakkımızı, ülkenin artan milli gelirinden hakkımız olan payı istiyoruz. Bunu derken de bu talebimizi gelir dağılımındaki adaletsizliği giderecek şekilde ‘yüksek gelir gruplarına daha düşük, düşük gelir gruplarına daha yüksek oranlı’ artışları talep ederek sosyal adaleti temin edecek bir formda yapılandırıyoruz. Çünkü ‘sıfır faiz politikası’ ile beraber ‘adil ücret’ talebinin gelir dağılımındaki adaletsizliği giderecek en iyi enstrüman olduğunu biliyoruz.
Eğitim-Bir-Sen için bürokratik ve siyasi elitlerin, devlet adına erk kullanan kişilerin, Hakkı teşvik ve inşa edecek, batılı tenkit ve imha edecek donanımda olması, bu değerlere sahip olması hayatidir, önemlidir. Bu nedenle, siyasi iradenin, bürokratik iradenin bu erkin kullanımında atama ve terfiler başta olmak üzere, bu amaca matuf doğru tercihleri bizi memnun ederken, yanlış tercihleri ise aynı mihvalde üzmektedir. Çünkü bizim için sendika sadece sendika değildir. Bizim için sendika, ‘Sizden, hayra çağıran, iyiliği emreden ve kötülükten men eden bir topluluk bulunsun. İşte felaha erenler yalnızca onlardır’ müjdesinin yeminlileridir. Bu yeminin mecnunlarının birliğidir. İlk örnekliğini Hz. Peygamberimizin önderliğinde Hılful Fudul’da gördüğümüz formun asra tatbikidir.